28 Ocak 2013 Pazartesi

Dikkat Tsadik harfi TS sesi verir S değil





TS yerine S telaffuz edilirse anlamlar değişebilir ve karmaşıklık yaşanır.

Örneğin: leSalSel >>> leTSalTSel

*****
TSalul >>> Salul

*****
TSilTSul >>> SilSul



27 Ocak 2013 Pazar

Ses çıkaracak kimse kalmamıştı


ALINTI:
Nobel Barış Ödülü Sahibi Elie Wiesel şöyle der :
"Adaletsizliği önleyecek gücümüzün olmadığı zamanlar olabilir ama ; adaletsizliğe itiraz etmeyi beceremeyeceğimiz bir zaman asla olmamalıdır!.."

Ama biz , bize sıra gelmedikçe sessiz kalmayı tercih ederiz...

Bu sözler* de bilinir , bu durumlarda kullanılır :

İlk önce geldiler komünistleri alıp götürdüler, ben sesimi çıkarmadım.
Beni ilgilendirmiyordu.
Sonra Yahudileri aldılar toplama kamplarına, işkenceye götürdüler, ben yine sesimi çıkarmadım.
Çünkü bana göre bir şey yoktu.
Sonra sosyal demokratları vurmaya, hapse atmaya, toplama kamplarına götürmeye başladılar.
Ben yine sesimi çıkarmadım.
Çünkü bana dokunan yoktu.
Bir gün kapım çalındı.
Beni alıp toplama kampına götürdüler : İşkenceye…
Hiç kimse ses çıkarmadı.
Çünkü ses çıkaracak kimse kalmamıştı…

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti , dikkat edin çanlar çalıyor...

Sevdiğim bir öyküyü sizle paylaşayım :

Çok eski yıllarda krallıkla idare ...edilen bir ülke varmış.

Ama; bu ülkede , hukuk ve hakimler de varmış.

Törelere göre, bir vatandaş öldüğünde, şehir merkezindeki dev çan bir defa çalınırmış.

Uzun uzun da yankılanırmış.

Eşraftan birisi ölürse çan iki defa, büyük bir devlet adamı ölürse üç defa çalınırmış.

Ya kral ?..

O öldüğünde , çan dört defa çalınırmış.

Gel zaman git zaman…

şehirde bir olay olur, iş mahkemeye intikal eder..

Davanın sanığı olarak mahkeme huzuruna çıkarılan kişinin masumiyetini ise bütün vatandaşlar bilmektedir.

Bir formalite olarak görülmesi ve beraat beklenen, davadan sürpriz bir karar çıkar.

Sanık para cezasına mahkûm olmuştur.

Hakim sorar :
" -bir diyeceğin var mı ?.. ..."

sanığın cevabı
" - hayır !.. ..."

mahkeme biter.

Dinleyiciler dağılır. Kafalarda bir kaygı!..
Kısa bir süre sonra dev çanın sesi duyulur..

Acaba kim öldü ?..

Çan bir defa daha çalar. Acaba eşraftan kim öldü ?..

Şehir çan sesi ile bir defa daha inler.

Hımmmmm… büyük bir devlet adamı, acaba kim ?..

Soruya cevap alınmadan çan bir defa daha çalar,yeri, göğü inletir.

Herkeste bir feryat: eyvah!.. Kralımız öldü!..

Ancak, törede görülüp işitilmemiş bir şekilde çan,beşinci defa da çalınır, yer gök inler ve sesler kesilir.

Herkes bunun ne anlama geldiğini öğrenmek için. Çan görevlisine koşar, bir de bakarlar ki çanı , haksız yere mahkûm edilen adam çalmaktadır.

Sorarlar :
" -ne demek beş defa çan çalmak ?.. Kraldan daha büyük birisi mi öldü ?....."

cevap şaşırtıcı olduğu kadar anlamlıdır da :

" -evet ! Adalet öldü ! ..."

 * Meraklısına not Alman Papaz Martin Niemöller sözleri  Washington'daki  Holocaust Memorial Museum'un (Yahudi Soykırım Müzesi) girişinde asılıdır.Papaz (1892-1984) tarihleri arasında yaşarken
işin ilginci (1898-1956)tarihleri arasında yaşayan Bertolt Brecht de  benzer bir şiire sahiptir aynı döneme tanıklık etmiş iki kişinin sözleri de benzerdir :
“Naziler geldiler. Önce komşularımı götürdüler, sonra yazarları, ses çıkarmadım.
Sonra komünistleri götürdüler, ses çıkarmadım.
Tekrar geldiklerinde sosyalistleri tutukladılar, götürdüler. Yine ses çıkarmadım.
Beni almaya geldiklerinde, ses çıkaracak kimse kalmamıştı.”