-Alo, abicim babam düştü, ambulans çağırdım hastaneye gidiyoruz.
-Durumu nasıl ?
-Gel
-Tamam hemen biniyorum taksiye, hangi hastane ?
-Marmara üniversitesi
-Bu defa gitti galiba.
Ve yanında değilim.
Gitme !
Hazır değilim sensizliğe.
Bekle !
Son bir defa daha göreyim.
Sana danışacağım çok şey vardı halbuki.
Beni anlayabilen tek insan.
Yetiştim işte.
-Nerede ? Müdahele edildi mi ?
-Acilde
-Baba ?
-Beyefendi hasta yakınları giremez. Dışarda bekleyin lütfen.
-Ben oğluyum, doktor nerede ?
-Birazdan gelecek, lütfen dışarıda bekleyin.
-Birkaç yıl önce bir beyin kanaması geçirmişti bilginiz olsun.
-Baba ! Ben geldim.
-….!?
-Nasılsın ?
-İyiyim.
-Hemşirenin dışarı çıkın diyen bakışlarıyla karşılaşıyorum yine.
-Merak etme iyileşeceksin. İyi bakacaklar sana burada. (canım benim, hep iyiyim dersin zaten)
Tamam hemşire hanım, bir şey gerekirse dışarıda kapının önündeyiz.
-Nasıl oldu ?
-Tuvalete kalkmak istemiş, sonra düşüp kalorifer diliminin köşesine kafasını vurmuş.
-Doktor nerede kaldı ?
-İçerde yanında. Hah işte çıktı.
-Beyin kanaması başladı. acil olarak yoğun bakım ünitesine alınması lazım, ancak hastanemizin yoğun bakımı dolu. Birkaç hastaneyi arayıp yerleri olup olmadığını sordum yerleri yokmuş. Hemen sevk etmek lazım. Sizde arayın hastaneleri yer bulunduğu anda sevkedeceğiz.
-Alo ! Beyin kanamalı bir hastamız var yoğun bakıma kaldırılması lazım Marmara ün. hastanesindeyiz yeriniz var mı ?
-….???
-Ne oldu ?
-Telesekretere bağladılar.
-….!!!!??
-Alo ! Beyin kanamalı bir hastamız var ……
-….???
-80 yaşında
-….???
-Bağkur emeklisi
-….???
-Yok mu ? Peki teşekkür ederim.
-Birkaç hastane ile aynı konuşmalar ve telesekreter eziyeti tekrarlanır. Kritik dakikalar, saatler ilerlemekte.
-Şu kanı labaratuara götürün lütfen.
-Tamam
-Alo ! 80 yaşında Bağkur emeklisi Beyin kanamalı bir hastamız var yoğun bakımda yeriniz olup olmadığını öğrenmek istiyorum.
-Yok mu :(
-Labaratuara götürülen kanın sonucunu alıp getirirmisiniz ?
-Tamam. Durumu nasıl bir gelişme var mı ?
-Hastanızın durumu kritikleşiyor acilen bir yoğun bakım bulmalısınız.
-Çabalıyoruz doktor bey, istanbulun en uzak hastanelerine bile telefon açıyoruz.
-……!!!
-Alo ! 80 yaşında Bağkur emeklisi Beyin kanamalı bir hastamız var yoğun bakıma ihtiyacımız var
-Yok mu :(
-Acil odasına giriyorum bazı aygıtlar bağlamışlar babama.
-Kan tahlil sonuçlarını getirdim.
-Tamam dışarıda bekleyin lütfen.
-Alo ! 80 yaşında Bağkur emeklisi Beyin kanamalı bir hastamız var yoğun bakım …..
-Yok mu :(
-Doktor acilden çıkıp yanımıza geliyor
-*Hastanızın durumu ciddileşiyor.*
-…..:(
-Alo ! 80 yaşında Bağkur emeklisi Beyin kanamalı bir hastamız var yoğun bakım….
Yok mu :(
-Yine çıktı doktor acilden bir tahlil daha mı ?
-Maalesef kaybettik
-………….!!!
-…….!!!
-Göz kapaklarımın arasını yaşlar işgal etmiş artık bir şey göremiyorum. Koca hastane kökünden dinamitlenmiş başımın üzerine devrilmiş zıplıyor.
Göğsüm yerinde değil fırlayıp fırlayıp geri geliyor. Kenetlenmiş kızkardeşimle hıçkırıklarımızı zaptetmeye çalışıyoruz.
Gitti koca devim. Gitti aslan babam.
Görmek istiyorum onu doktor. Biraz sonra diyor.
Giriyoruz içeri , kaldırıp örttükleri çarşafı açıyorlar yüzünü.
Vay babam vay !
Eski İstanbul efendisi.
Hasköyün, Kuledibinin külhanı
1948 Migdal David nöbetçisi. TelAviv Levinski, Hayfa, Ramle, Yeruşalayim fedaisi.
Yunan mermilerinin batıramadığı mavna, akdenizin dalgaları, Kıbrıs kampı tel örgüleri arap mermileri zaptedemedi seni de şu bembeyaz incecik çarşaf mı ayırdı seni bizden…. !!!?
Gittin ha !
Yolun çiçekli yol olsun. Ruhun huzura kavuşsun.
Yetmiyor söndürmeye göz pınarlarımdan akan yaşlar, yangın yeri kalbimden dudaklarıma ulaşan alevi.
Son sözcüklerim onu artık uğurlamak için.
Şma Yisrael, Adonay Eloenu, Adonay Ehad.
Bir yerlerden bizi izlediğin hissiyle, daha şimdiden 4 şevatı bir sene öncesindeymişçesine taze yaşıyorum.
Aba ! Al tahşov şeani mitlonen.
Tfilati paşut lirotha
Lehabek et aiş şebeha.
Yodea şelo nuhal laşevet uledaber yoter.
Lefamim medamyen otha
Al tahşov şeani mitalem
Ayom libi poem et şimha
19 Ocak 2010 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)